Bir mahkeme hükmüne karşı temyiz yoluna başvurulmuş olması, kural olarak o hükmün icrasını durdurmaz. Yani alacaklı, hükmün henüz kesinleşmemiş ve hükme karşı temyiz yoluna başvurulmuş olmasına rağmen ilamı icraya koyabilir.
Bir mahkeme hükmüne karşı temyiz yoluna başvurulmuş olması, kural olarak o hükmün icrasını durdurmaz. Yani alacaklı, hükmün henüz kesinleşmemiş ve hükme karşı temyiz yoluna başvurulmuş olmasına rağmen ilamı icraya koyabilir.
Fakat, istisnai olarak bazı ilamlar kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Kesinleşmeden icraya konulamayacak ilamlarda yazılı yargılama giderleri ve vekalet ücreti de ilamın teferruatından olduklarından hüküm kesinleşmedikçe icraya konulamazlar. İcraya konulabilmesi için kesinleşmiş olması gereken ilamlar aşağıdaki gibidir;
Taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez.Buna karşın taşınmaz üzerindeki kişisel haklara ilişkin hükümlerin icra edilebilmesi için kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur.
Aile ve kişiler hukukuna ilişkin hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez. Fakat nafaka hükümlerinin icrasını isteyebilmek için kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Nafaka verilmesine ilişkin bir hükmün temyiz edilmesi, hükmün icrasını durduramayacağı gibi, Yargıtay tarafından teminat karşılığında bile nafaka ilamının icrasını durdurulmasına karar verilemez.
Hakem kararları kesinleşmedikçe icra edilemez.
Yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar temyiz edilirse icra durdurulur.
Ceza mahkemesi ilamlarının tazminata ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrası kesinleşmeden icraya konulamaz ancak ayrıca açılmış haksız tutuklamaya ilişkin tazminat ilamının icrası için kesinleşmeye gerek yoktur.
Bunların dışında Yargıtay’a göre, “kira bedelinin belirlenmesine ilişkin yargı kararı ile belirlenen kira farkı alacağının ödenme zamanı gelmiş sayılması için sadece alacaklının borçludan edada bulunmasını isteyebileceği zamanın gelmiş olması yeterli olmayıp, aynı zamanda kararın kesinleşmesi gerekir”
Yukarıda sayılan istisnalar dışında bir ilamın icraya konulabilmesi için kesinleşmiş olması şart değildir. Bu ilamlara karşı temyiz yoluna gidilmiş olması kendiliğinden ilamın icrasını durdurmaz.
Hükmü temyiz eden borçlunun, ilamın icrasını durdurabilmek için teminat karşılığında Yargıtay’dan icranın durdurulması kararı almış olması gerekir. İcraya konulmuş bir hükmü temyiz etmiş olan borçlunun, Yargıtay’dan icranın durdurulması kararı alabilmesi için aşağıda sayılanları yapması gerekir;
Borçlu, ilk önce icra dairesine başvurarak, Yargıtay’dan icranın durdurulması hakkında bir karar getirilinceye kadar, kendisine uygun bir süre verilmesini ister. Bunun üzerine, icra müdürü, alacağın tamamı kadar bir teminat alır. Nelerin teminat gösterileceği İİK’nın 36. Maddesinde sayılmıştır. Buna göre,
Borçlunun, hükmonulan para veya eşyanın resmi bir mercie depo edildiğini ispat etmesi
Borçlunun hükmonulan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesince kabul edilecek taşınır rehni, hisse senedi veya tahvil, taşınmaz rehni veya muteber bir banka kefaleti göstermesi
Borçlunun hükmolunan para veya eşyayı karşılayacak malının haczedilmiş olması
Teminatı aldıktan sonra icra müdürü, borçluya Yargıtay’dan icranın durdurulması kararı getirebilmesi için İİK’nın 36. maddesi uyarınca uygun bir süre verir. Uygulamada mehil vesikası adı verilen bu süre yaklaşık olarak 45 gün ila 60 gün arasında değişebilmektedir. Verilen süre içerisinde Yargıtay henüz bir karar vermemişse icra müdürü yeniden süre verir.
İcra dairesinden teminat karşılığında böyle bir süre alan borçlu, temyiz edilmiş olan hükmü esastan inceleyecek olan Yargıtay dairesine başvurarak icranın durdurulmasını ister. İlgili Yargıtay dairesi dosya üzerinden bir inceleme yaparak, borçlunun icranın durdurulması talebi hakkında acele bir karar verir. Yargıtay, her halde icranın durdurulmasına karar vermeye mecbur olmayıp, bu hususta takdir yetkisine sahiptir. Yargıtay icranın durdurulmasına karar verirse, icra dairesi, ilamın icrasını Yargıtay’ın temyiz incelemesinin sonuna kadar erteler.
Yargıtay temyiz edilen hükmü onarsa, icranın durdurulması kararı kalkar ve ilamın icrasına devam edilir. Bunun üzerine, alacaklının talebi ile başka hiçbir işleme gerek kalmadan icra müdürü teminat para ise parayı alacaklıya öder; teminat paradan başka bir mal veya hak ise çeşidine göre teminat gösterilen mal veya hakkı paraya çevirir ve bedeli ile alacaklının alacağını öder. Her iki halde de ilam alacaklısının teminat üzerinde rüçhan hakkı vardır.
Hükmün onanmasına ilişkin Yargıtay kararına karşı, karar düzeltme yoluna başvurulmuş olması da hükmün icrasını durdurmaz. Bu durumda, karar düzeltme talebini inceleyen Yargıtay dairesi, teminat karşılığında olsa bile icranın durdurulmasına karar veremez. Fakat Yargıtay karar düzeltme talebinini yerinde bularak hükmü bozarsa, icra takibi olduğu yerde durur.
“… ceza ilamları kesinleşmeden icra edilemeyeceğinden bu kararın eklentisi olan tazminat, yargılama gideri ve avukatlık ücreti de kesinleşmeden infaz olunamaz…” Yargıtay 12. HD T. 03.10.2005 E. 2005/14927 K. 2005/18808
Yıldırım, Kamil /Deren Yıldırım, Nevhis, İcra Hukuku s.299