İlam ve İlam Niteliğinde Belgeler
Alacaklının ilamlı icra takibi yapabilmesi için elinde bir mahkeme ilamı veya kanunların mahkeme ilamı niteliğinde saydığı bir belgenin bulunması gerekir.
6100 saylı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 301. maddesinde ilamın tanımı yapılmıştır. Bu maddeye göre, taraflardan her birine verilen hüküm nüshasına ilam denir. Buradaki ilam ile kastedilen sulh hukuk, asliye hukuk, asliye ticaret, aile, tüketici ve fikri sinai haklar hukuk mahkemelerinden alınan ilamlardır. Bunlardan başka ceza mahkemesi ilamlarının tazminata veya yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrası, tam yargı davası sonucunda verilmiş olan idari yargı mercii ilamları, Sayıştay ilamları, hakem kararları ve usulüne göre tenfiz kararı verilmiş bulunan yabancı mahkeme ilamları ve yabancı hakem kararları da buradaki anlamda ilama dahildir.
Sayılan bu ilamlar, eda hükmü içeren ilamlardır. Buna karşın tespit hükmü içeren ilamlar ilamlı icra yolu ile icraya konulamaz; tespit hükümlerinin yanlızca yargılama giderlerine ilişkin bölümü ilamlı icra yolu ile icraya konulabilir.
Yukarıda sayılan mahkeme ilamlarından başka bazı belgeler ilam niteliğinde kabul edilmiştir ve bu belgelere dayanılarak ilamlı icra yoluna başvurulabilir. Bu belgeler 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 38. maddesinde ve özel kanunlarda belirtilmiştir. İcra İflas Kanununun 38. maddesinde sayılan ilam niteliğindeki belgeler aşağıdaki gibidir;
Mahkeme huzurunda yapılan sulhler,
Mahkeme huzurunda yapılan kabuller,
Kayıtsız şartsız (tek taraflı) para borcu ikrarını içeren düzenleme biçimindeki noter senetleri,
Temyiz kefaletnameleri (Bunlar temyiz halinde icranın geri bırakılması için verilmiş bulunan kefaletnamelerdir),
İcra dairesindeki kefaletler (Bunlar borcun ödenmesini sağlamak için özellikle borcun takside bağlanması durumunda üçüncü bir kişinin – yani kefilin- icra dairesi huzurunda borçlunun borcuna kefil olmasıdır. Bu icra kefaletleri kanundan dolayı müteselsil kefalet hükmündedir.)
İdari yargının edayı içeren ilamları da ilamlı icra takibine konu edilebilir.
İlamlı İcrada Yetki
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 34. Maddesinde ilamlı icradaki yetki düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı ilamlı icra takibi için Türkiye’deki herhangi bir yer icra dairesine başvurabilir.
Hatta, alacaklı ilamlı icra takibine başladıktan sonra yerleşim yerini değiştirirse ilamlı icra takibinin yeni yerleşim yerindeki icra dairesine havale edilmesini dahi isteyebilir.
İlamlı İcra Takibinin Başlaması
İlamın icraya konulabilmesi için, ilamdaki alacağın zamanaşımına uğramamış olması gerekir. Eğer ilam zamanaşımına uğramış ise, borçlu İİK’nın 33-33/a maddeleri uyarınca icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir. Çünkü, ilama dayanan takip, son işlem üzerinden 10 yıl geçmesi ile birlikte zamanaşımına uğrar. İlamların 10 yılda zamanaşımına uğraması kuralı mutlak değildir. Taşınmaz mülkiyetine ve taşınmaz üzerindeki diğer ayni haklara ilişkin ilamlar ile aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar zamanaşımına uğramazlar.
Alacaklının ilamlı icra takip talebini alan icra dairesi, bir icra emri düzenler. Bu icra emri, ilamsız icradaki ödeme emrine benzer. İcra emri ile ödeme emri arasındaki en önemli fark, borçlunun icra emrine itiraz edememesidir; yani borçlu icra emrine karşı, icra dairesine yapacağı bir itiraz beyanı ile kendisine karşı yapılmakta olan ilamlı icra takibini durduramaz. Borçlu ancak İİK’nın 33-33/a maddeleri gereğince icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını talep edebilir.
İcra emri ile, borçlunun ilamda yazılı borcu belli bi süre (genellikle 7 gün) içerisinde ödemesi veya teslim etmesi, buna uymazsa, ilam hükmünün icra müdürü tarafından zorla yerine getirileceği borçluya ihtar olunur.
Borçlu bu süre içerisinde borcunu yerine getirmezse, ilam hükmü icra müdürü tarafından zorla icra edilir.
12. HD, 29.03.2005, E. 2005/3388 K. 2005/6629, Yıldırım, Kamil /Deren Yıldırım, Nevhis, İcra Hukuku s.300 ... |